3 Haziran 2012 Pazar

Hepsi Salıncak Sevdasından Oldu.

Benim hareketlerimde hep bir çocukluk, çevremde tutuğum neslelerde hep bir şirinlik vardır. Öyle agucuk bugucuk konuşan mıçmıç bir insan değilim. O kadar değil, ama olgun da değilim. Olgun insanlar sıkar beni. Belli bir kalıpta olmak kaidelere uymak ise boğar. Yaşının gereği gibi davran, koca kız oldun, olgunlaş artık laflarına kıl olurum. Nerede nasıl davranması gerektiğinin idrakinde olan bir insanım çok şükür. Kimseden akıl almaya ihtiyacım yok. Ben böyleye iyiyim, hayat böyle çok daha neşeli. Son bir yıldır bu söylevler annesin artık şöyle giyin, annesin artık böyle davran, oraya gidip ne yapacaksın sen annesin artık! O laflar bir kulağımdan giriyor diğerine ulaşamadan hepsini burnumdan pöfleterek salıveriyorum haberiniz olsun. Ben böyle kalmaya yıllar önce karar verdim... Ben orta 3 öğrencisiyken oldu herşey. Bizim sokağın başında bir çocuk parkı vardı. Eve yakın diye ne zaman bir yerden yürüyerek eve dönecek olsak oraya uğrar iki sallanırdık abimle. Bizim sınıftan bir çocuk da parkın hemen yanındaki apartmanda otururdu. O parkların oyun kısmından banklar kısmına terfi etmişti. Arkadaşlarıyla orada oturur, gelen geçene bakar, muhabbet eder, kısacası serserilik yapardı. Zaten bedenen de abimle beni ikiye katlamıştı. Bir gün salıncakta abimle neşe içinde sallanırken bu çocuk bizi gördü geldi konuştuk falan. Buraya kadar herşey normal. Ama gene bizim sınıfta benim hoşlandığım başka bir çocuk var en az bunun kadar serseri ve bundan daha salak. Daha küçüktüm işte ne yaparsın mantık sıfır. Bir duydum ki hoşladığım çocuk bana çıkma teklif edecek (çıkma ne demekse, o zaman da çok komik gelirdi bu laf, hala komikliğini koruyor). Anaaam dünyalar benim oldu bir heyecan sardı, şimdi iş ciddiye bindi, gerildim falan filan. Hızlı geçip sadede geliyorum. Sonra bir duydum ki çocuk vaz geçmiş çünkü beni parkta sallanırken gören eleman yememiş içmemiş yorumunu yapıştırmış, o daha çocuk be parkta oynuyo,diye. Öbürünün de gururuna dokunmuş kendine daha olgun birini bulmaya karar vermiş. Ben olayın bu kadar ayrıntısını nasıl duydum hatırlamıyorum ama duyduğumda şöyle bir düşündüm. Oğlanlarla takılmaya çalışan tiki tiki dolaşan bir kız mı olmak istiyorum yoksa parkta sallanmak mı? Biri beni beğensin diye salıncaktan vaz mı geçeceğim? İşte o gün bir aydınlanma yaşadım ben! İyi midir değilmidir bilmem kendi açımdan hiç zararını görmedim. Kişiliğimi oluşturan, hayatıma yön veren o kararı aldım o gün. Oyun oynamanın eğlencesinden vaz geçmedim ve bana o gözle bakan oğlanları da arkadaşları mı da yetişkinleri de kulak arkası etmeye başladım. Şimdi herkes kızıyla ne kadar ilgilenen, ne güzel oyunlar oynayan bir anne olduğumu söylüyor. Çünkü bana külfet değil, ben de zevk alıyorum o kitapları okumaktan, o kuleleri dizip yıkmaktan, parka gitmekten ve oyun oynamaktan. Mutfakta yemek yapmaktansa kızımla oyun oynamayı tercih ederim. Kızımın kıkırtıları, diğerlerinin övgüleri, hatta senin kızın olsaymışım keşke lafları. Ben bunları iki kulağımın arasında tutuyorum. Anneye bak Conversli anne mi olur, diye iğneleyenleri ise burnumdan püfledim gitti...