25 Ocak 2010 Pazartesi

Koca & Neko Perfect Match!



Koca ve ben bu dünyadaki en uyumlu iki insanız galiba.

*Ben reçel kavanozunu kapandı zannedip bırakabiliyorum o yerleştirirken bembeyaz fayansları vişne reçeli rengine boyayabiliyor...
*Ben yumuşatıcının kapağını açık bırakabiliyorum o halıyı düzelteceğim derken yanında duran yumuşatıcıyı devirip, kapalı sandığı için dönüp bakmayarak yarısını halıya boca edebiliyor...
*Ben kulbu kırık demlikle çay getirebiliyorum o demliği salon halısına ters devirebiliyor...
*O mutfak dolaplarının kapaklarını açık bırakabiliyor ben koca mekanda gelip kafamı onlara çarpabiliyorum...

Ve artık gülüyoruz, kendi pisliğimizi gülerek temizliyoruz. Çarptığım yerleri o öpüyo geçiyo.
Biz birbirimizi tamamlıyoruz işte :))) ve ben onu çooookk seeffiiiooruum :)))

NOT: Yazıklardan yazık ki pek girip de blogumu okumuyor dolayısıyla bu itirafımı göremeyecek :))

8 Ocak 2010 Cuma

Mim gelmiş!


Sevgili blog arkadaşım Eva mimlemiş beni. Sorular biraz acayip ama olsun cevaplayalım bakalım...

1. Sizi en çok üzecek olay?
Sanırım ihanet! ciddi bir ihanet yaşamadım şimdiye kadar. bunun ciddisi mi olur demeyin. İşte güvendiğim arkadaşlarımdan aldığım tepkiler, söz verilipte yapılmayanlar falan var. Ama sırtımı dayadıklarımdan beni alt üst edecek bir ihanet en çok üzecek şey olur galiba. Umarım hiç yaşamam!

2.Nerde yaşamak isterdiniz?
Ben bu konuda biraz yüzsüz olacağım. Farklı ülkelerde bir çok evim olsun istiyorum ben. Mesela japonya Tokyo'da, İtalya'da, Amerika Newyork'da... Senenin belli zamanlarında gideyim orada kalayım aylarca :) Ben gittiğimde temizlenmiş paklanmış olsun, kapatıp çıktığımda güvenle kalsın yerinde :D Ama Türkiye'deki evim deniz kenarında tenha bir kumsalı olan müstakil bir ev olsun. Geniş odaları güneşi içeri dolduran büyük pencereleri olsun. İş yapmak zorunda kalmayayım işimi görenler olsun :D

3. Yaşayabileceğiniz en mutlu an?
Bilmiyorum ki... Belki bu soruya doğumdan sonra cevap verebilirim :D Ama önce yaşayıp görmem lazım.

4. Hangi hataları hoşgörüyle karşılayabilirsiniz?
İçinde içten pazarlık, artniyet ve yalan olmadığına inandığım hataları...

5. En sevdiğiniz erkek karakter?
Kocam :P Ya öyle tabii de öte yandan Jhonny Deep de var :D

6. En sevdiğiniz ressam?
Sanırım Salvador Dali

7. En sevdiğiniz müzisyen?
Karar vermek zor, Grup Gündoğarken, Barış Manço yada bir çok klasik müzik ustaları olabilir.

8. Bir erkekte en sevdiğiniz özellik?
Benim ne istediğimi ve beklediğimi ben söylemeden hissetmek yada en azından bunu zamanla öğrenmek ve yerine getirmek... Çok zor bir meziyet ama böyle erkeler de vardır herhalde..

9. Yapmaktan en mutlu olduğunuz iş?
Resim yapmak tabii ki..

10. En sevdiğiniz renk?
Mavi. Her tonu..

11. En sevdiğiniz çiçek?
Zambak giller :) Beyaz Casablanca favorim..

12. Tarihte en sevmediğiniz karakter?
Hitler

13. Nasıl ölmek isterdiniz?
Yaşlanmış, torunumu görmüş, uykuda huzur içinde... (Babaannem gibi)

14. Hayattaki sloganınız?
Yaşlanabilirsin ama büyümek zorunda değilsin!!

15. Şu anki ruh haliniz?
Karışık...

Finito.
Bu gün saatimi takmayı unutmuşum. Hiç sevmem saatsiz dolaşmayı :(

Ben de bu mim için uzun zamandır çok çalışan ama sonunda bloguna zaman ayırmaya başlayan Asya'yı ebeliyorum :D

6 Ocak 2010 Çarşamba

MERLİN



Cnbc-e ve e2 de yayınlanan bu dizi izlemeden önce zeyna, yüzüklerin efendisi, harry potter ve çeşitli orta çağ dönemi ve fantastik kurgu hikayelerden hoşlanan ben gibi bir insanı çok heyecanlandırmıştı. İlk iki bölümden sonra nedense beni tatmin edemedi ve izlemeyi bıraktım. Derken bölümler tekrar tekrar verildi ben ileriki bölümlerden birini izledim ve ilginç bi şekilde birden hoşuma gitmeye başladı. Sanırım ilerledikçe konular biraz daha bağlıyor insanı. Arthur krallığı, Merlin ve kayıp kılıç efsanesini bir çoğumuz biliyoruz. Bu konuda farklı farklı çok film çekildi. Fakat bu dizi Arthur henüz kral olmadan önceki zamanı ve Merlin'in Dumbledor'un benzetildigi sakallı sivri şapkalı bir olmadan çok önceki toy hallerini anlatıyor. Dizi güzel ama karakterle ilgili bazı problemlerim var :D

MERLİN:

Ahh rolünde evet biraz aptal yerine konuyor ama daha eli yüzü düzgün birini bulamazlar mıydı acaba. Belki saçlarını biraz uzatsa falan bişeye benzeyebilir. Muhtemelen kafasına tas konularak kesilmiş saç modeli ve kulaklarıyla cidden itici.

ARTHUR PENTRAGON:

Tam bir İngiliz prensi değil mi? ^^ Sarışın ve yakışıklı :) Evet kendisiyle hiçbir problemim yok. Eş seçiminde zevksiz olması dışında tabii.. E ne yapsın efsane böyle yazmış :D Merlin Arthur'un uşağı olarak girdi saraya ama gizli gizli ona yardım ediyor.

UTHER PENTRAGON:

Çok sevdiği karısı kendisine bir çocuk veremeyince uyarılara aldırmadan büyüye başvurup oğlu doğduktan sonra karısını kaybeden kral büyünün kötü birşey olduğu kararına vararak tüm büyücüleri ve cadıları yakarak yok ediyor. Zaten neredeyse her bölüm Uther'den intikam almak için genelde oğlu Arthur'a zarar vermeye çalışanlan düşmanlarla geçiyor. Arthur ise babasının bir çok kararının doğru olmadığını düşünse de karşı gelmiyor.

MORGANA:

Vee işte favori karakterim! Sezonun son bölümlerine doğru gücünün farkına varması belki de benim diziyi izlemeye başlamama vesile oldu :)) Babasına verdiği sözden sonra Uther Morgana'yı vesayeti altına almış. Sarayda burnunun dibinde Uther henüz kendisi bile gücünün farkında olmadan bir cadı barındırıyor. Morgana büyünün iyi amaçlar için de kullanılabildiğini öğrendiği bölümde bir yeniden doğuş yaşadı. Şimdilik sadece rüyalarında geleceği görebiliyor ama ileride ne olacak çok merak ediyorum.

Efsanede Morgana'ya dair bişey bilmiyorum ben. Neler olacağını da dolayısıyla çok merak ediyorum. Ejderha Merlin'e o cadı asla gücüne kavuşmamalı demişti. Acaba kötü bir karaktere mi dönüşecek. Ahh kötüler de bu dizide hep güzel zaten.. :D

GWEN (GUINEVERE):

İşte tam bir hayal kırıklığı!!! Gwen aslında Morgana'nın yardımcısı. Buraya kadar tamam ama ileride Arthur'un sevip evleneceği kadın olması onun biraz daha güzel bir oyuncu tarafından oynanması gerektiği hissine boğuyor beni :( Öte yandan ileride sevilip farklı aşklar yaşayacak birisi. Mesela Lancelot gibi. Şimdi ben bu kadına bakınca pek sevilesi göremiyorum hatta sinir oluyorum. Zorla arayıp buldular herhalde... Neyse ilginç olan neredeyse öpüşmediği kişi kalmayacak yakında :D

Gwen & Merlin. Bana haydaaa dedirten bi sahne işte..Merlin ölümden dönünce güya çok sevindi de kendini tutamadı öptü. Öğğkk... (Her ikisi için de)

Gwen & Arthur. Ok bunu biliyoruz zaten ileride bu yakışıklı olduğu kadar zevksiz Arthur Gwen ile evlenecek, şu an babasından korkuyo :P Arthuru öpecektin Merlini niye öptün...

Gwen & Lancelot. Evet şu an küllenip çok ileride yeniden alevlenecek bir aşk. Bu bölüm çok romantikti ama Gwen'in görüntüsü beni gene moda girmekten uzaklaştırdı. Lancelot senin için binlerce kez ölürüm, benim için yaşa dedi. Etkileyici sözler. Ne var canım bizim dizilerde de varböyle şeyler. Ölüm nedir ki ben senin için yaşamayı göze almışım diye klişe bi laf var mesela. Bilmem kurtlar vadisinden mi deli yürekten mi. :D

GAIUS:

Bu da gelmiş hani bana hani bana öpücük demiş :D Saray hekimi Gaius eski büyücü ama yasaklanınca bırakmış o işleri :D Merlin onun yanında kalıyor.

LANCELOT:

Bilmiyorum Arthurdan daha yakışıklı olmalıydı. Kendisi bi başına bir efsane olduğu için dikkatle bekliyordum. Gene de idare eder.

GÜZEL OLDUKLARI KADAR KÖTÜ KARAKTERLER:

Bu kategoriye sadece 2 kişiyi sokmak istiyorum. Birincisi Nimueh!

Şimdi böyle güzel bir karakter varken ben nasıl gideyim Gwene okey vereyim.

Nimueh çok güçlü bir büyücü. Uther'in oğlundan sakladığı sırdan da haberdar. Nedense hedefi Arthur değil Merlin oldu :)

İkinci güzel bayan Sofia.

Babasıyla aslında çirkin yaratıklar olan Sofia bir prens ruhu vererek ölümsüz olmaya çalıştıkları bir bölümde hazin bir şekilde toz oldular :) Saçındaki süslemeler özellikle hoşuma gitmişti. Sadece 1 bölümde görünmesi yazık oldu :)

Birde Merlin'in sürekli danıştığı türünün son örenği bir ejderha var ama hakkında yazacak pek bireyin yok. Bilge bir ejderha işte. Hiçbirşeyi direk söylemeyip beni sinir etmesi de cabası.

Merlin ve Gwen daha düzgün birileri tarafından oynansa daha keyifle izlerdim. Kaçırdığım bölümleri annem anlatarak tamamlıyor saolsun :D Olmadı buradan her bölümün resimli anlatımına ulaşabiliyorum :)

4 Ocak 2010 Pazartesi

Perfume / Koku


Bu senenin tarafımdan izlenen ilk filmi. :) Keyifle izledim gerçekten çok güzeldi. Şunu farkettim ki dış ses içeren filmleri seviyorum ben. Biri dışarıdan anlatsın hikayeyi. Aslında kitabını okumak istemiştim ama filmi izledim okumam artık.

Bu filmde kendimden çok şey buldum gerçekten. Ben de geniz yolu açık olan ve bir çok kokuyu alan bir insanım. Burnum köpek burnu gibi sanki :P Tabii filmdeki kadar olağanüstü değil benimki. Normal seviyede. Ama bir çok insanın farketmediği kokuları alabiliyorum. Mangal kokusundan aradığımız bir lokantayı bulmuşluğum, Koca hiç rahatsız olmazken benim mekanın kokusundan çıldırmışlığım vardır. En kötü yanı da bu ya zaten kötü kokuya dayanamıyorum. Ne zaman birine söylesem ay ben de öyleyim diyor ama bakıyorum hiç de değiller. Şu kokuyo diyorum yoo diyorlar, orada şu vardı çünkü kokuyodu diyorum yok o mükemmel burunlular hiç farketmemiş bile. Neyse. Güzel kokuya bayılıyorum. Çocukluğuma döndüren leylak kokusu, Mersin'de gittiğim tatilde evlerin girişinde açan yasemin kokusu, çam kokusu, çikolatalı kahve kokusuu.. Dünyanın en güzel 10 kokusu diye birşey okumuştum. Hepsini hatırlayamıyorum ama kahve, gül, çimen, toprak ve yeni yağmış kar kokuları bunlar arasındaydı.

Neyse filme dönersek: Adam her kokuyu kokladıkça ben de koklamış gibi oldum. İnsan kokusunu biriktirmek istemesi çok acayip bir saplantı gerçekten. Her insanın bambaşka bir kokusu var. Eski bi arkadaşım gelse gözlerimi kapasa kokusundan onu tanırım çünkü çok farklı ve bariz bir kokusu var. Bazılarının ise cidden katlanılamaz bir kokusu oluyor. Bunun temizlikle veya kullanılan parfümle alakası yok. Elbette onlar da etkili ama her tenin farklı bir kokusu vardır. Ve bence eş seçiminde bu önemli bir noktadır. Her gün yanınızda uyanacak kişinin güzel kokması yada size o kokunun güzel gelmesi çok önemli. Gene kaydım filmden hemen geri dönüyorum..

Keyifle izlediğim bir filmdi. Adam ne zaman bi yerden ayrılsa geride bıraktıklarının ölmesi çok ilgin bi ayrıntıydı:) Çok merak ettiğim bir nokta var ama. O ikizlerin kokusu aynı mıydı farklı mıydı acaba :D Bi de şöyle bir genelleme yapılabilir mi? Kızıl saçlı kadınlar daha güzel kokar! Çünkü ne zaman şahane bi koku hissetse kızıl bir bayandan geldi :D Bide sonunu tam seçemedim ne oldu yediler mi parçaladılar mı aldılar mı?

Dustin Hofman gene mükemmel oynuyor. Ben Wishaw'ın oyunculuğu ise bana hep Harry Potter'daki Snape rolünü hatırlattı. Adamın duruşu bu demek ki napalım :D
Güzel filmdi vesselam tasiye olunur..

Not: Ben parfüm olarak Davidoff Cool Water kullanıyorum. Hııımm şahane kokuyor :D