24 Şubat 2011 Perşembe

Bir Telefonla Giden Yıllarım


Geçen günlerden biri. Sıradan başlayan öyle devam eden bir gün. Ofisteyim saat 15.00 civarlarında. Sabah erken gelmişim, çalışmışım, yarım saatlik işimi de bitirirsem çıkıp kızıma kavuşacağım. Telefonuma baktım ki evden aranmışım. Hemde 3 saat önce. Kızım uyuyunca annem arıyor beni, neler yaptıklarını anlatıyor. Ben aramıyorum çünkü uyuyorken ararsam uyanıyor sese. Üzüldüm telefonu duyup da açmamış olmadığıma. Geri arasam mı aramasam mı diye düşünürken anneme sormam gereken şimdi hatırlamadığım hatta telefonu kapatır kapatmaz çoktan unutmuş olduğum başka bir sebep daha çıktı aramam için. Aradım.

Annem açtı. Ne zaman geliyorsun, baban da burda gibi rutin muhabbetten sonra birden aklına söylemesi gerekenler geldi, ses tonu değişti. "Seni aramıştım açmadın, geri de aramadın, ayyy ne oldu bu gün biliyor musun" dedi değişmiş sesi. Oturuyordum yerimden kalktım, duramadım iki adım yürüdüm, kalp atışım hızlandı. Ne oldu dedim sadece.

Annem başladı anlatmaya: Ay sabah hiçbir şeyi yoktu, siz gittiniz kahvaltısını yaptı, sonra sütünü içti bu... Buraya kadar benim seçebildiğim sözler sadece şuydu: sabah hiçbir şeyi yoktu! Yani sonra vardı, yani sonra birşey oldu ama ne oldu! Tek öğrenmek istediğim oydu, ne oldu! Sadece ee diyebildim bir an önce öğrenmek için.

Annem devam etti: Sonra oyun oynadık güzelce sonra acıkınca çorbasını verdim yedi iştahla, sonra meyve suyu sıkım verdim bir güzel içti, çok sorunsuz yedi içti halbuki. Sonra uyumuştu. Burda da seçebildiğim son 2 cümleydi, halbuki iyi yemiş içmişti ama sonra birşey olmuştu. Ama ne! Uyumuştu. O anda annemin sesi değiştiğinden beri tıkır tıkır çalışan psikopat senaryo yazarı beynim bir çok seçeneği eleyerek en uygununu film halinde koydu karşıma. Kızım uyumuştu ama uyanamadı. Annem onu uynadırmak istedi ama uyanamadı, uyanmadı.

Ayakta duramadım masaya dayandım. O 2-3 saniye içinde beynimin diğer yarısı yazar kısımla savaşmaya başladı. Öyle kötü birşey olsa çoktan duyardın dedi, öbürü aradılar ama ulaşamadılar sana dedi, öyle olsa sana ulaşamayınca kocanı ararlar ve o sana kesin ulaşırdı dedi beriki, Üstüne ekledi bak annen o kadar da kötü konuşmuyor diye, öyle olsa böyle mi konuşurdu ağlar falan olurdu şimdi. Senaryo yazarı bozuldu buna o zaman al sana dedi yeni bir senaryo attı ortaya: Kızım uyuyordu ama hala uyuyordu bayılmıştı ve uyanmıyordu. Öyle olsa evde olmaz hastanede olurlar dedi öbürü ve susturdu yazarı. O arada ben masaya dayalı da duramaz elim ayağım titrer, gözlerim fal taşı gibi açık annemin duymam gereken şeyi söylemesini bekledim kaygıyla.
Ofistekiler sustu, korktu, sıradaki tepkimi merakla beklediler anlamak için olanları. Sonunda dayanamayıp anne ne oldu doğru düzgün söyle bir uzatma diyebildim titrek sesimle. Kızım yüz üstü uyurken kusmuştu. Kusmuş, uyanmamış, içinde yoğurt çorbası meyve suyu ve anne sütü karışımı olan kusmuğunun içinde mışıl mışıl uyumaya devam etmişti. Annem bunu yanağında beyaz birşey görünce farketmişti. Benim tek diyebildiğim, kustu mu, uyandı mı, şimdi nasıl? oldu. Biraz şaşkın biraz rahatlamış hala da piskopat yazarın yanlış duydun öyle değil olay aslında daha kötü gibi son çırpınışlarıyla cebelleşir bir halde.

Evet kızım hiç kusan bir bebek değil, evet uyanmamış kusmuş o halde de uyumuş olması olağanüstü bir durum. Ama annemin o telefonu sarstı beni. Telefonu kapattım bir süre daha konuştuktan sonra. Ofistekiler bebek kusar ya korkma o kadar falan diye beni teselli etmeye çalıştılar. Tek diyebildiğim daha kötü birşey... oldu.

Söylemek istediğim açıklamak istediğim başka şeylerde vardı. Annem öyle konuşunca korktuğum, söylemediği için bir sürü şeyin zihnime dolduğu, çok daha kötü birşey oldu sandığım, uyanmadı diyecek sandığım vs... Ama sonrasına hıçkırıklarım izin vermedi.

Bir gün böyle bir telefon alabilme düşüncesi bile, o anın ihtimalini 5 saniyelik hissetmek bile yarım saat ağlatırken beni, yazar beynim boş kalmayıp bir kısa film gösterdi bana.. Yaşadığım stres yüzünden üzerinde adım yazan takvimden tomar tomar uçuşup giden yapraklardı perdede dönen...

11 Şubat 2011 Cuma

Nasıl Yani?


Geçen gün neredeyse bir senedir olmayan şey oldu. Neredeyse bir senedir beni yiyip bitiren şey son buldu! Motive oldum, egom yerine geldi, yapabilirim dedim kendi kendime yeniden.

Hocalarım tezim için hazırladığım birşeyi beğendiler!! Bir senedir verdikleri olmamış, iyi değil, istenilen değil vs gibi cevaplar değildi verdikleri. Çok hoş olmuş, kendini verince çok güzel şeyler çıkartıyorsun dediler.

Her ne kadar elimdeki daha devede kulaksa da bana çok yaradı. Maili okuduğumda neredeyse ağlayacaktım hayu!!!