6 Şubat 2010 Cumartesi

Alacakaranlık / Twilight (Kitap Film ve Manwha)

Şu anki gençliğin yeni saplantısına öyle bir ön yargıyla yaklaştım ki.. Fantastik kurgu seven zamanında deli gibi Angel ve Buffy izleyen ben, konunun beni çekeceğini bile bile erteledim... Çünkü bu kadar satan best seller olan bir kitabın beni memnun etmeyeceği gibi bir düşünceye sahiptim. Böyle çok tutan kitaplardan memnuyetsizliğim pek sık olur. Ama bu sefer farklı oldu galiba..

Cullen Olayım Edward...


İlköğretimden başlayarak lise üniversite ve devamını da kapsayan yaş sınırları içinde geneli bekar hemcimslerimin neden Edward Edward diye sayıkladıklarını kitabı okur okumaz anladım. Bizden olan ve bizi bilen bayan yazarımız esas oğlanı öyle bir döşemiş ki resmen sayıklansın diye. Her genç kızın gönlünde yatan aslan artık vampire dönüşmüş. Bu esas oğlan tam hayallerdeki gibi. Öncelikle vampir iken yani aslında bir katil olması gerekirken bu isteğini engelleyerek hayvanlarla beslenme yoluna gitmiş ve iyiler safında yerini almış. Dahası süper duper yani ekstra kuvvetli ve hızlı. Sevdiği kızın hayatını her yönüyle defalarca kurtarabiliyor. Bir kızın kendini yanında güvende hissedebileceği biri. Daha çok yazarım.. Mesela Bella'ya o kadar hassas davranıyor ki. Karşısındakinin kıymetli kırılgan narin birşey olduğunu hissettirerek. Ayrıca uyumuyor ve Bella'yı uyurken seyretmekten zevk alıyor. Bilindiği üzere her romatik filmin vazgeçilmez sahnesi sevgili uyurken aşık gözlerle onu izlemektir. Her kız uyandığında ona aşk dolu gözlerle bakan bir erkek bulma hayali kurar. Edward ile bu her gece yaşanabilir işte. Böyle böyle daha sayılacak çok şey var. Hak veriyorum Edward hayranlarına çünkü iyi şekillendirilmiş bir karakter. Fakat işin kötü yanı böyle her an her saniye sadece seni düşünen erkek ya romanlarda yada filmlerde olur.

Alacakaranlık Okurken...


Yer yer sıkkın zamanlar geçirdiğim bir dönemde beni başka bir alem taşıdığı için bu kitaba minnetarım. Keyifle okudum. Artık genel konuyu herkes bilse de şöyle bir özet geçelim. Kitap Bella adlı annesi yeniden evlendiği kocasıyla rahat rahat seyahat edebilsin diye çok sevdiği güneşli mekandan (bu güneş olayının üstüne bol bol basılıyor)babasının yaşadığı gün yüzü görmeyen yağmurlu ve soğuk kasabaya taşınması ve orada kendi gibi ailesiyle yaşayan bir vampir Edward ile tanışması ve anında aralarında filizleniveren aşkı anlatıyor. Güzel olan taraf Edwardın Bellayı sevmesi kadar onu deli gibi yemek istemesi ve sürekli kendini durdurmaya çalışması.

Kitabın ilk yarısı okurken beni bayar gibi olmuştu ama sonra alıştım. Konular Bellanın ağzından anlatılıyor ve onun duygu ve düşüncelerine o kadar çok yer veriliyor ki başta dedim bu bitmeyecek. Ama sonra alıştım ve bu durum hoşuma gitmeye başladı. Benim okuduğum hangi baskıydı bilmiyorum ama çok imla hatası vardı sinir oldum biraz :)

Yinede arkasında yazan yorumlarda yer alan son "10 yılın en iyi kitabı" gibi bir yakıştırmayı hakettiğine inanmıyorum. Belki orjinal hali edebi yönden çok çok iyi ama biz çevirisini okuduğumuz için o kadar etkilenemiyoruz. Yada bende bir problem var. Olabilir bilemiyorum..

Alacakaranlık İzlerken...


Kitabı bitirdiğimin haftasında dvd alıp izledim. Hatta ilk defa şımarıklık yapıp akşam 9 da Kocaya şimdi istiyorum bu gün gidip alalım bu gün izleyelim diye tutturdum o da beni D&R a götürdü :) Karakterleri kitabı okumadan önce gördüğüm için onlar hakkında bir yorum yapamayacağım. Yani hayallerimdeki gibi yada değildi vs gibi. Alice çok şeker o kesin. Öte yandan Rosalie'nin çok çok daha güzel olması gerek miyor muydu? Tam bir gençlik filmi, lise problemleri, balolar aşk meşk. Bunun vampirler ve gerilimle harmanlanması çok güzel. İşte bu yönüyle de bana Buffy'i hatırlatıyor. Vampir-insan aşkı ise Angel ve Buffyi :) Film güzel ama kitap çok daha güzel. Bazı sahnelerde kamera açısının sık sık değişmesi çok hoşuma giderken aşağıda görülen Edwardın Bellayı sırtlayıp uçar gibi göründüğü sahne 90ların süpermen filmlerini andıracak kadar dandik geldi :D


Kötü vampirlerin Bellayı atıştırmak(!) istediklerinde Cullen ailesinin savunmaya geçişinde aldıkları pozisyon ve kamera açısı çok rahatsız ediciydi.(Aşağıda resmi var) Çoook daha meydan okuyucu ve korkutucu olmalarını hayal ederken ben o sahnede güldüm :(( Sonra, ben orada Edwarddan bir hırlama sesi beklerken filmde sadece karizma sarsıcı kedi gibi tıslamalar duyduk...


Kitaba göre değiştirilmiş çok yer var ama bu da normal tabii. Okuma ve izleme mesafem yakın olduğu için film boyunca çok karşılatırma yaptım ve kitapta geçen olaylara göre çok eksik buldum. Arada durdurup Kocaya açıklama yapma gereği hissettim sürekli. Mesela film Bella'nın anlatımıyla başlasa da öyle devam etmiyordu. Keşke kitaptaki gibi onun duygularını filmde de duyabilseydik. Bella ve Edward'ın arasındaki aşkın gelişimi kitapta biraz daha yoğun işlenirken filmde yavan kalıyor bence. Sona doğru gelişen aksiyon sahnelerde kitapla farklılıklar arz ediyor. Kitapta Alice ve Carlisle'nin geçmişlerini öğrenebiliyoruz fakat filmde buna yönelik hiçbirşey yok. İlginç bir nokta ise kitaptaki karakterlerin teknolojiden filme göre daha uzak olması. Bellanın cep telefonu yok (hatta cep telefonu olayı Cullen ailesi Bella ile kaçarken ortaya çıkıyor) ve çok yavaş bağlanan bir modeme sahip bi desktopı var. Filmde ise cep telefonu olmayan yok (çağımıza uygun) ve önünde en gıcırından bir macbook (Bir çok amerikan filmine ve dizisine uygun):)

Sonuçta kitabını okuduğum ve filmini izlediğm için çok memnunum. Yeniay ile okumaya ve izlemeye devam edeceğim.

Neko'nun Unutamayacağı Sözler:

İngilizce yazdım çünkü Türkçeye çeviremeyecek kadar tembelim...

*Edward Cullen: Your scent, it's like a drug to me. You're like my own personal brand of heroin. (woaaww)

*Isabella Swan: About three things I was absolutely positive: First, Edward was a vampire. Second, there was a part of him-and I didn't know how dominant that part might be-that thirsted for my blood. And third, I was unconditionally and irrevocably in love with him.

*Edward Cullen: And so the lion fell in love with the lamb.
Isabella Swan: What a stupid lamb.
Edward Cullen: What a sick, masochistic lion. (Filmin ve kitabın özeti budur!!)

*Isabella Swan: Why did you hate me so much when we met?
Edward Cullen: I did, only because of wanting you so badly. I still don't know if I can control myself. (T_T)

*Edward Cullen: You don't know how long I've waited for you. :)

Manhwa mı? Okurum walla...

Muhtemelen scanlenmiş ziplenmiş yüklenmiş halini download ederek ulaşıp okuyabileceğim ama napalım, kitapçıda satıldı da biz mi almadık!!! Kitap ve filmden sonra şimdi de çizgiromanı yayınlanıyor. Ünlü manhwa çizeri (ben daha önce duymamıştım Koreli olmadığımdan mı, daha çok manga okuduğumdan mı, yoksa çizerlere dikkat etmediğimden mi bilinmez) Young Kim tarafından çizilecek ve İngilizce olarak yayınlanacak. İşin güzel kısmı ise filme nazaran kitaba sadık kalarak ilerleyecek ve çok daha fazla ayrıntı içerebilecek. İlk cildin Amerika'da 16 Mart'da yayımlanacağı bildirilmiş. Aşağıda internette yayınlanan renkli cilt kapağı, şu meşhur biyoloji labında geçen ilk konuşmayı içeren sayfanın örneği ve illüstrasyonlar var.

Bella filmdeki karaktere oldukça benziyor bence. Ama sanırım sıradanlıktansa biraz daha güzel bir karakter olarak resmedilecek :)

Bu sayfada görüldüğü üzere renklendirmeler dijital olarak yapılıyor. Çizimler sadece manga veya manwha havasındansa amerikan çizgi romanlarını da andırıyor. Ben açıkcası biraz hayal kırıklığına uğradım çünkü yapıştırma ile yapılan manga tonlarını her zaman daha çok sevmişimdir. Edward karizmatik çizilmiş ama filmdeki karaktere pek benzemiyor. Benzemek zorunda da değil zaten :)

Soldan sağa sırayla Edward, Jacob ve Bella'nın illüstrasyonları...


Okurken karşılaştırma yapmak çok keyifli olacağa benzer... Kıyafetler acaba biraz daha mı gotik olacak. Bellanın fırfırları ne öyle yaa...

Son olarak: Bu yeni saplantımdan çok memnunum. Böyle bir yazı yakında Yeni Ay kitap ve filmi için de olur sabreder okursanız ne mutlu bana :) Filmin DVDsi çıksa da alsak :)))

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder