17 Eylül 2009 Perşembe

Sıdıka Hanım


Dizi dizi Naşide Gökbudak imzalı cep kitaplarını gördükçe hep içim gidiyordu. Alsam hepsini okusam diye. Sonra elime Sıdıka Hanımı aldım ve olayların Elazığ'da geçtiğini öğrenince benim için okunma ihtimali daha da arttı. Annemin Elazığlı olması ve benim oraları çok sevmem hasebiyle aldım okudum kitabı...

Açıkçası yazarın diğer kitaplarını okumayı düşünmüyorum. Fazla yalın bir dili var. Kullanılan zaman bir oraya bir buraya atlayabiliyor. Dahası beni çok rahatsız eden tekrarlar var. Yayınlanmadan önce kimse okumamış hissi verdi. Mesela Fikret adlı çocuğun çok zeki olduğu ve muallim olacağım diye tutturması 3 kere, Sıdıka'nın kızının ipek yaparken böceklere üzülmesi 2 kere geçiyor. Zaten çok da gerekli olmayan bu ayrıntıların döne döne karşıma çıkması sinir etti beni. En önemli karakterlerden Lamia'ya Sıdıka kendi köyüne taşındıktan sonra ne olduğundan haberimiz yok. Bi anda küt diye konusu kesildi.

Öte yandan hikaye dokunaklı ve gerçekten yaşanmış. Fakat bu hikaye daha etkili bir şekilde kaleme alınabilirdi diye düşünüyorum. Beko'nun yaptığı fedakarlıklar, yıllarca o aşk için karşılıksız beklemesi aslında çok etkileyebilirdi beni. Basit bir roman olarak kalmış maalesef. Bu kitap yazarın ilk kitabıymış belki zamanla geliştirmiştir romanlarını ama ben bunu asla öğrenemeyeceğim :P

NOT: Biri Naşide hanıma söylesin kitabın ardına koyduğu fotoğrafını değiştirsin! Çok güldük biz Livayla :P Henüz görmediyseniz ilk kitapçıda görebilirsiniz :)





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder